Çocuk Yuvası Ziyareti’nden



Çocuk Yuvası Ziyareti
Bu ziyareti topluluk olarak gerçekleştirdik.Etrafımıza haber vererek yardım isteğinde bulunduk. Etrafımızdan duyduklarımızla hareket etmektense kendimiz görelim diye düşündük çocukları, yavruları…
Demedik bunların herşeyi var yada hiç bir şeyi yok elimizden geleni yapmaya çalıştık.Getirdiğimiz şeylerden çok onlara sarılmak,onlarla oynamak, başını okşamak ve ilgilenmek belkide hepsinden daha önemliydi. Yeni doğmuş bebekten 13- 14 yaşlarına kadar 70′den fazla çocuk vardı orada..Sevgi ve şefkate hasret bir şekilde yolumuzu gözleyen…
Neyse bir şekilde yuvaya ulaşmıştık.Kimliklerimizi ve telefonlarımızı güvenliğe bırakarak çocukların yanına doğru yola koyulmuştık.Ne desem, nasıl konuşsam, şöyle dersem kırılır mı, şunu sorsam üzülür mü diye düşünürken içeri girmiş bulunduk. Hiç görmediğim bir şekilde ilgiyle karşılandık.Nasıl davranacağız diye düşünürken çocuklar birden bize doğru koşuşturdular. Sevgiye o kadar hasretler ki yok böyle bir ilgi, yok böyle bir sevgi. Hiç tanımadığı insanlara bile sanki beraber büyümüşüz gibi sarılmaları, muhabbetleri..
İnsan böyle bir durumu görünce içi acıyor.Bizi gördüklerinde gözlerindeki o heyecanı görmemek mümkün değildi. Hepimiz içlerine dağıldık teker teker ilgilenmeye muhabbet etmeye çalıştık.Sırayla hediyelerini dağıttık,oyunlar oynadık, sorular sorduk, birlikte şarkılar söyledik..
İlk önce büyük yaş gruplarını ziyaret etmiştik, sonra biraz daha küçüklerin yanına geçtik. İçeri girer girmez yine bir sevgi, yine bir özlem.. Daha adımımızı içeri atar atmaz atladılar üzerimize.. Hani bütün insanlar yukarılarda neler olduğunu merak ettiği için hep daha yukarılara çıkmak istermiş ya.. O hesap çocukların hepsi kendilerini yukarı kaldırmamızı istediler. Birazda yukarıdan bakınca neler olduğu görmek istiyorlardı belki de.. Bir tanesi geldi sarıldı bana. Yukarı kaldırmamı istedi benden. Aldım omzuma yukarı kaldırdım hatta içeride gezdirdim o kadar mutlu olmuştu ki .. Diğer arkadaşları da beni de kaldır diye geldiler ama diğeri çok sevmişti ki yukarısını inmek istemiyordu.
Bende dedim ki bak bu abin daha uzun o kaldırsın seni dedim ona verdim.Diğerlerini tek tek omzumda gezdirdim öyle mutlu olmuşlardı ki.. O mutluluklarını görünce bize de neşe gelmişti onlar kadar bizde çok eğlenmiştik.Sonra onlarında hediyelerini dağıtıp son anlarımızı geçirdik.
Aslında 0-3 yaş arası çocukları görmeyi daha çok istiyordum ancak onları göstermenin yasak olduğunu öğrendik. Ama gördüğümüz kadarıyla çocuklar bizleri görünce öyle mutlu oldular ki..Onları öyle görünce bir an çok hüzünlendim. Tek tek hepsinin yüz ifadelerini gözlemlemeye çalıştım. O mutluluk ifadesini gözlerinde, yüzlerinde görmüştüm.
Sizde etrafınızdan duydukarınızla yetinmeyin. Mutlaka bu yavrucakları görmeye gidin. İlla birşeyler alıp götürmek değil de onlara sevgi ve mutluluk götürün.Onlara sarılın, ilgilenin. Onların çoğu gerçek anne ve babalarını tanımıyor bile.. O sevgiden mahrum kalmış ve her biri aynı kişiye “ANNE” diyorlar.
Birde aklıma gelmişken size Ahmet Şerif İZGÖREN’in bir hikayesinden bahsedeyim ve yazımı tamamlayayım. Birgün hastaneye gitmiş Ahmet Şerif, orada yatan kanser bir çocuğun onu ne kadar çok sevdiğini ve görmek istediğini bir şekilde kendisine iletmişler.O da çocuğun yanına gitmiş, çocuk Ahmet Şerif’i görünce öyle mutlu olmuş öyle sevinmiş ki…Kanser olmasına rağmen hala mutlu olabildiği gören Ahmet Şerif ondan sonra kendi kendine demiş: Çocuk kanser olmasına rağmen hala yüzü gülebiliyor, ben de sıkıntım var diye dert yanıyorum demiş. Halbuki benim dertlerim onunkinin yanında hiç bir şey diye içinden geçirmiş.
     
Yani hayatta bu ve bunun gibi bir çok örnek mevcuttur elbette. Burada mutluluğun ufacık şeylerle olabileceğini görmekteyiz.Biz kendimizin çok derdini olduğunu düşünüyoruz mutlu olamıyoruz belki ama onların bir anne ve baba sevgisinden,şefkatinden yoksun olduğunu da ve ona rağmen mutlu olabildiklerini de unutmayalım. Hatta benden bir tavsiye dertleriniz çoğaldığı zamanlarda onların yanına gidin. Göreceksiniz ki sizde onlar kadar mutlu olacaksınız. Dertleriniz dert olmaktan çıkacak belki de…Onlar bizim geleceğimiz, yarınlarımız.Gelin sizde yarınlarımıza sahip çıkın.

Ekrem MENTEŞOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz, Editör Tarafından İncelendikten Sonra Yayınlanacaktır.