Demokrasi
dediğimiz o akvaryum da yaşamak mümkün mü?
Evet. Zorda
olsa mümkün… Çünkü demokrasi olarak görünen fakat demokrasiden uzaktan yakından
ilgisi olmayan bazı siyasi kuruluşlar insanları yok etmekten, Ergenekon’u yüceltmekten
başka yaptıkları bir şey yok. Biri siyaset der. Ama siyaset; diktatörlükle
karşılanır. Biri din der. İçindeki
birkaç bozuk insanın yüzünden lekelenir. Biri insanların yanındayız der.
İnsanları tuzağa atar. Fakat Kendileri yağlı
koltukta otururlar. Be kardeşim bu güzel ülkenin sorunu ne olacak. Kürdistan
diye tabir edilen toprak kavramı ne olacak. Bir kaynakta Kürdistan hakkında
şöyle der: Günümüzde herhangi bir devlet ya da
uluslararası kuruluş tarafından tanınmış "Kürdistan" isimli bir
devlet bulunmamaktadır. Siyasî bakımdan özerk, federal bir bölge olarak uluslararası, resmî
tanınmaya sahip olan tek bölge Irak'ın Kürdistan Bölgesel Yönetimidir. Kürdistan'ın sabit sınırları yoktur ve
kapsadığı topraklar üzerindeki iddialar, grup ve kişilere göre farklılıklar
göstermektedir. Çaldıran
Muharebesi öncesinde bölgedeki nüfusun
çoğunluğuna sahip Alevi Türkmenlerin (Kızılbaşlar)
katliama uğraması ve pek çoğunun da İran'a göç etmesiyle Osmanlı boşalan bu toprakları
Kürt aşiret reislerine vermiş ve sonrasında bölgedeki baskın unsur olarak
Kürtler öne çıkmıştır. Feodalizm bölgeye bu süreç sonrasında yavaş
yavaş hâkim olmaya başlamıştır. Bölgede kalan Türkmenler yaşamlarını
sürdürebilmek için Sünni kimliğine gizlenmişler sonrasında
ise kimliklerini yitirerek Kürtleşmişlerdir. Tarihi kayıtlarda Kürdistan'ın
Güneybatı İran olarak gösterilmesi, Osmanlı döneminde Güneydoğu
Anadolu'daki Kürt nüfusunun seyrek oluşu ve yoğun yaşadıkları bölgelerin
ise bölgenin çok küçük bir kısmını kapsaması bu görüşü desteklemektedir. Genellikle Toros ve Zağros sıradağları, Mezopotamya
düzlükleri, Ermenistan ve eski Vilâyat-ı
Sitte (Altı İl)'nin yanı sıra bazı
yorumcular bugünkü
Ermenistan ve Azerbaycan topraklarının Türkiye ve İran
sınırlarına yakın ve Kızıl
Kürdistan, (Rusça: Красный Курдистан; 1923-1929;
Başkent: Laçın) denilen Kürdistan Uyezd ve 1930'de Kürdistan Okrug (bugünkü Zengilan ve Cebrail rayonları dâhil)'un kurulmuş
olduğu bölge Kürdistan'ın parçası olarak sayılır. Türkiye'nin Güneydoğu ve Doğu
Anadolu bölgelerinin bir kısmını, Irak Cumhuriyeti'nin
kuzeyini (Kürdistan
Bölgesel Yönetimi) ve civarları, İran
İslam Cumhuriyet’in
Kürdistan, Batı Azerbaycan ,Kirmanşah ve Luristan eyaletlerini, Azerbaycan
Cumhuriyeti'nin Dağlık
Karabağ bölgesini (Laçın, Zengilan, Kubadlı, Kelbecer) ve Suriye'nin kuzeydoğusunu kapsıyor. Peki,
bunların bu sorunları varsa neden doğu bölgesini kendi toprakları olarak
görmektedirler. Neden çıkar uğruna devletlerarası antlaşmaya gidilmekte… Tamam,
bu konuya biraz ara verelim. Şimdi Müslüman Ülke gibi görünen fakat olay örgüsü
sonucunda kabuğunda çıkan şeytan üç geninden bahsedelim. Müslüman’ız
söylüyoruz. Filistin’e bomba yağmuru yağdırıyorlar, Suriye’ye ölüm manşeti
atıyorlar ve ırağa hava izni veriyorlar. Bu bildiğimiz Müslümanlık mı? Bunun
çıkardan başka bir anlamı yok. Bizler Müslüman olarak görünen fakat kendi
menfaatlerimizin doğrultusunda İslam’ı kullanan milletiz. Türkiye’nin
gelişmemesinin tek sebebi içindeki sorunların çözülememesi… Ona bakarsanız
Osmanlı döneminde de böyle olmuştu ve iç savaşlara neden olmuştu. Bizler eğer birlik
olsaydık ayrı bir devlet ve millet istemezdik. İnsanlık sorununu Başbakan eğer
çözerse Ülkenin bölünmesine, özerkliğin gelmesine, ortalığın can pazarına dönmesine,
görüş farklılığına, Ergenekon’un daha çok baskın olmasına yol açacaktır. Bugün Kürt
diye tabir edilen sorunun çözülmesini hemen hemen hepimiz istemekteyiz. Velâkin
istediğimiz kadarda korkmaktayız. Neden mi? Türkiye’nin topraklarından eksilme
yani Irak bölgesine verilmesine sebep olacaktır. Marmara bölgesi Avrupa’ya
verilecek. Doğu Anadolu ve Güney doğu ırak hâkimiyetine geçecek… Amerika bunu
fırsat bilip Türkiye ye savaş açmaya daha çok mailleşecek… Obama neden üç dine
geçti. Doğduğundan beri başkan olacağına karar verilmişti. Bunun Türkiye’ye
yakınlığının artması ve Türkiye’nin ele geçirilmesi için en büyük etken değil
mi sizce? Obama halkın gözüne girmek için basına kapalı olan ortamda Türkiye’nin
suyu ısındığını belirtir. Basına açık olan yerde de Türkiye’yi kardeş
biliyoruz. Çünkü Amerika’nın yüzde ellisi Türkiye’ye yerleşmiş durumda. Olağan
üstü bir durumda elektronik cihazları İsrail vasıtasıyla etkisiz hale
getirilmesi ve Türkiye’ye bir gözdağı verdiğini ara ara haberlerde görmekteyiz.
Bugün askeri sistemimizin iyi olduğunu düşünmekteyiz. Nerdeeeee… Sadece ülkenin
güçlü olduğunu göstermek için, yarbayları kodese tıkıyoruz. Dış ülkenin Türkiye’ye
saldırmamasının tek sebebi halen Osmanlıdan korkmalarıdır. Bugün bir Obama bir
Recep Tayip Erdoğan bir Abdullah Öcalan’ın Osmanlı gibi olamayacaklarını bilmeliyiz.
Ama bunlar çok bir siyasetçi ve örgüt liderleridirler. Bakın ilimin ati
değiller. Bazı haber kanallarında
bunların masonlara destek verdiklerini belirtir. Ama öyle değil hem ülke için
can veren, hemde ülkeyi yok edenlerdirler. Bugün Kürt, Türk, Laz, Ermeni, Yunan,
Arap veya birçok ırkta olan insanların geçmişlerine bakıldığında farklı
bileşmeyi göreceksiniz. Bizler kardeş gibi görünen ama deve kuşu gibi sallanan
milletiz. Bugün bir sorun varsa Kürdistan tek değil! Dünyasistan olmalıdır. Tamam,
sorun içinde sorun yaratalım. Bugün insanlık sorununu çözsek… Ki çözenin
gözlerinden öpmek gerek. Neden mi? Bırakmazlar ki. Binlerce insan dağda
geçimini sağlamakta, Ergenekon ekibi devleti bölmekte, insanların pazarlığı
yapılmakta, ABD hükümeti silah pazarlığı yapmakta daha çok varda bu kadar yeter
bence… Sizce çözülür mü? Bunların muhasebesini yapmayalım. İnsanlığın
muhasebesini yapalım. Nerden geldiğimizi unutmayalım. Gökten zembille
indirilmedik veya bize direk vahiy gelmedi. Biz Âdem ve havadan geldin. Hâşâ
hava Kürt, Âdem Türk veya Lazcıydı. Değildi. İnsandı. İnsan... İşte bir insanın
hakkı varsa verilir. Ama hakkını verince ileriye giderse… Onu da siz düşünün!
1000 yıla aşkın süren bir sorunun çözülmesi gerekli… A veya B partisinin önemi
yok önemli olan bu insanlık sorununun çözülmesi… Ermenilere toprakları vermemek…
Unutmayın ki, hayat gitmek ile kalmak arasında bir şerittir.
Gazeteci Yazar ve Şair: Hikmetullah yetkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz, Editör Tarafından İncelendikten Sonra Yayınlanacaktır.