Bana söylemeye çalıştığın itirafları ve
bana dokunaklı sözlerini okumak istiyorum.
Evet… Sen!
Tozlu sayfalarda örülmüş gizemli kız
değilsin!
Bende dokunaklı kalem değilim.
Senle öğrenmeye başlıyorum aşkın A ’sını…
Senle öğreniyorum ilk Ş harfini…
Senle tatmaya başlıyorum kahrolmanın K ‘sını…
Senle bir bütün oluşturuyorum “Aşkın” asaletini…
Katıksız ve anlamsız sevdim seni…
Üzdüm ve üzüldüm…
Ama yorulmadan kürek çektim amansız
nehirlere…
Sen nehrin kıyılarına yaklaştıkça ben nehrin
kıyısından uzaklaştım.
Ta ki mesaj yerine ulaşıncaya kadar…
Sen alfabeyi çok iyi bilirdin.
Tat almayı, dokunmayı ve hissetmeyi
alfabene katarak ren verirdin gönlüme…
Bende alfabeye kürek çekerek yaklaşmaya çalışırdım.
Sevginin yaprakları olmuştun, ben de ağacın…
Bir nefes dirheminde uzaktın.
Bir o kadarda göz bebeklerime yakındın.
Sol tarafım ağrı içinde seni beklerken,
Sen uzaktan uzağa gülümserdin.
Sen melekler diyarında kaçıp gelmiştin,
Yorgun
çiftsiz gönlüme…
Ben gece beksiydim yorulmaz dirheminde…
Nehirlere sordum bir gece vaktinde,
Nehir ya bırakmamı ya da unutmamı ağlattı
gözlerime…
Korkak serserinin bahtında oldum bir serpe de,
Sen den ayrı bir ruh çizdim ilk denizkızının
deminde…
Yağmurlar gökyüzünü tavlamış,
Yıldızlar
soğuktan kendilerini saklamış…
Gökyüzünü bulutlar kaplamış,
Yerdeki gözyaşlarına boğulan kim?
Senin beni sevme ihtimalini dünya sormuş,
Soran kim ki beni senden sordurmuş.
Mesajlar postadan kovulmuş
Sevgisizlikten ölen gözyaşları nerde…
Hikmetullah Yetkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz, Editör Tarafından İncelendikten Sonra Yayınlanacaktır.